Tüketici Hukuku

Tüketici Hukukunun temel nedeni tüketicinin korunmasıdır. Büyüyen pazarda kendisine mal ve İhtimam verenler ile yaptığı hukukî işlemlerin güçsüz tarafı olan tüketici yalnız finansal ve sosyal değil, aynı zamanda bilgisizlikten kaynaklanan sorunsal nedenlerle de korunmaya muhtaçtır. Bu bakımdan tüketicinin yalnız finansal çıkarları değil, tüm tüketici hakları kapsamında korunması lazımdır.

Tüketici hakları, tüketicinin korunması ile alakalı hukuk kurallarının koruma alanı ve içeriğiyle belirlenir. Bugün tüketici haklarının belirlenmesi yalnızca ulusal hukuk düzenlerine bırakılmamakta, tüketicinin korunması konusunda uluslararası düzeyde bir takım ortak unsur ve kurallar kabul edilerek tüketici haklarına evrensel bir kalite kazandırılmaya ve bu çehre ilede ulusal hukuk düzenlerine yön verilmeye çalışılmaktadır. Gerçekten, bir finansal entegrasyon hareketi olarak başlayan Avrupa Birliğinde zamanla toplamsal politikalara da ilgi gösterilmeye başlanmış ve finansal politikaların yanısıra, bunları destekleyici toplumsal politikaların da önem arzettiği vurgulanarak tüketici sorunlarına özellikle eğilinmesi gerektiği kabul edilmiştir. Bu maksatla hazırlanan, Tüketicinin Korunması ve Bilgilendirilmesi Politikası Hakkında Birinci izlence 1975 yılında meriyete girmiştir.

Beş yıllık süreyi kapsayan Birinci Programda, genişleyen pazarın kazanımlarını kullanamayan tüketicilerin karşısında reklâm kampanyalarının, güçlü bir biçimde Teşkilatlaşmış üretim ve dağıtım gruplarının pazara hákim olmasıyla pazar dengesinin tüketiciler aleyhine bozulmuş olduğu, bu nedenle pazarda tüketiciler ile onlara mal ve ihtimam sunanlar arasında adil bir istikrarın sağlanabilmesi için bazı özel düzenlemeler yapılması gerektiği belirtilmiştir. Ancak, Birinci Programın en önemli özelliği, bir Avrupa Tüketici Hakları Beyannamesi kalitesini taşımasıdır. Birinci İzlencede, tüketicilerin korunmaya değer menfaatleri beş hak çerçevesinde ele alınmıştır: Tüketicinin sağlığının ve güvenliğinin korunması, tüketicinin finansal çıkarlarının korunması hakkı, tüketicinin tazmin edilme hakkı, tüketicinin bilgilendirilme ve eğitim hakkı, tüketicinin temsil edilme Tüketici Hukukunun Gayesi ve Özellikleri 2467 hakkı. Avrupa Birliğinin Birinci Programı izleyen çeşitli izlence ve eylem plânlarında da tüketici politikasını yine bu beş tüketici hakkı yönlendirmiştir 2. Türk Tüketici Hukukunun ana kaynağını teşkil eden 23.2.1995 tarih ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)3, “Gaye” başlığını taşıyan 1. maddesinde: “Bu Kanunun amacı, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını destekleyici önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konuda hakkında ki politikaların oluşturulmasında gönüllü teşkilatlanmaları teşvik etmeye ilişkin konuları düzenlemektir” şeklindeki hükmüyle ilk itibariyle Avrupa Birliğinin kabul ettiği beş temel tüketici hakkını temel aldığını göstermektedir.

Bu hüküm Bakanlar Kurulu kararıyla 4.6.2013’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilmiş olan yeni Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının (Tasarı) yine “Gaye” başlığını taşıyan 1. maddesinde de aynen tekrarlanmıştır. Ancak diğer hukuk dallarında olduğu gibi, Tüketici Hukukunda da tek gaye toplum yararıdır. Tüketicinin korunması ekonominin bu ağırlığı taşıyabilmesi imkânıyla sınırlıdır. Ülke ekonomisi bakımından sosyal ağırlıklar işletmelerin malî durumunu etkileyecek, onların teknolojik yeniliklere ayak uydurmalarını zorlayacak boyutlara ulaşmamalıdır. Burada toplum yararı tüketicinin korunmasını, ancak tüketiciyi korurken üretim ve rantabilite gereklerinin de ihmal edilmemesini, tüketiciler ile onlara mal ve ihtimam sunanların çıkarları arasında bir muvazene kurulmasını zorunlu kılmaktadır.